30 Nisan 2009

Şıpsevdi'nin Aşk'ı



Adı yüzünden Şıpsevdi'den beklenen Şıpsevdi'nin Aşk'ını kendisinin yazacağına dair en ufak bir umudum olmadığı için ben yazacağım.
Panki Punki

May Maygrın


Uzunca bir süredir yazmıyorum ama fakat lakin bunun bir sebebi var. May maygrın tuttu bırakmıyor.Evet uyku haram geceler gecirmekteyim. ( tanrım bunu ben mi yazdım?)
Neyse asıl anlatmak istediğim şey rüyalarım. Rüya da değil kabuslarım.Kendimle iç hesaplaşmalarım tamamiyle rüyalarıma pardon kabuslarıma dökülmüş durumda. Rezil olduğum tüm olaylar , hala suçluluk duygusu hissetiğim herşey kısacası kirli çamaşırlarım gün yüzüne çıkıyor. İşin kötüsü bunları görmem değil gördükten bir süre sonra ne kadar çok olduklarını fark etmem ve ne kadar kendini beğenememiş olduğumu bir kere daha fark etmem ...
Panki Punki

29 Nisan 2009


Sevgili blog;
Sana bunları,Papparazi'nin yazısını okuduğum an yaşadığım şokla yazıyorum.kendisini gaza getirme çabalarımızın işe yaradığını görmek beni derinden etkiledi.Neyse konuya geliyorum.Yarın sınıfta gün yapıyoruz.Herkes hünerlerini sergiliycek.Ben de muffin yapıyım dedim ama demez olaydım.Bi tarifteki resme baktım bi kendi muffinlerime hiç alaka yok.Benim muffinlerim utanmasın ezilmesin diye kaldırdım hemen resmi yanlarından...Sonra bi tanesini yedim.Ama sor bi niye yedim?Dedim şimdi bunlar zehirlenir mehirlenir hastane masraflarını bana yüklerler.Malum kriz de var göçerim...Şu an için bi şey olmadı.Beklemedeyim...Ne voleybol oynayabiliyorum ne yemek yapabiliyorum.İyi ki sevgilim var.Bi kaç sene içinde beni tam tanımadan evleniyim ben...
Romantik Komedi

Yoğun İstek Üzerine



Selam ben Paparazzi. artık yazı yazma zamanımın geldiğini düşündüm, yoğun istek üzerine ve romantik komedinin magnum vaadini gerçekleştireciğini ümit ettiğimden yazı yazmaya karar verdim.panki punki bu yazıyı görünce çok şaşırıcak, benden hiç ümidi yoktu çünkü. bu yazıyı yazarken seven pounds filmini daha yeni izlemiş olmanın verdiği mutluluğu yaşamaktayım. panki duy beni :) aslında şimdilik yazıcak daha fazla şey bulamadım.zamanla daha güzel yazılar yazacağımı düşünüyor ve bu yazının şıpsevdi ve karamel arkadaşlarımıza örenek olmasını diliyorum...
Paparazzi

28 Nisan 2009

Büyüyünce voleybolcu olcam ben


Çok ileri görüşlü gördüm kendimi.İlk yazımda panki punki ve benim dışımda kimse yazmaz diyodum haklı çıktım.Şıpsevdi,hayal kırıklığına uğrattın beni bebişiiim!Paparazzi'ye yazması için Magnum vaadettim ama peehh...(ben karşında yiyim de gör hıhh!).Büyük ihtimal hepiniz tarih çalışıyosunuz şu an ama ben çalışmıyycam bınna kimse kızamaz :P Şimdi voleybol çalışıcam ben :) Her öğle tenefüsünde voleybol oynuyoruz da beraber...Sanırsın hepsi orkid sponsorluğunda milli takımda oynuyo.manşetler smaçlar falan...Zaten ben,Panki ve Karamel'den şüpheleniyorum pilates'e gidiyoruz ayağına Panki'nin babasının spor salonunda özel voleybol dersi alıyolar.Çok şükür Şıpsevdi'de benim gibi bi oraya bi buraya sallanıyo saf saf.Gerçi benim gibi topu görünce bomba görmüş gibi kaçmıyo ama ben yine de onun oynayışını görünce huzur doluyorum.Yalnız değilsin Romantik diyorum kendime...Paparazzi desen yavrum ben ortaya geçmiyim diye kurtarıyo bütün topları.Burdan kendisine şükranlarımı sunuyorum.Tanrı seni kutsasın Paparazzi.Karamel ve Panki'yi de bildiği gibi yapsın,Şıpsevdiylen beni de geleceğin volevbolstar'ları yapsın.
Romantik Komedi

25 Nisan 2009

Weight Problems



Karamel ve ben spor salonuna gidiyoruz ve her seferinde rezil olmamıza sebep olan aerobik denilen yeryüzündeki işkence seanslarına katılıyoruz.Tanrım nasıl bir kabustur o. Step neysede o yerlerde süründüren hareketler nedir ya neymiş diz kır uzat diz kır uzat o bize diyecegine kendisi yapsaya yarım yarım yapıyor hepsini. Ah ah ilk başlarda ne sevimliydi. Sonradan öğrendimki başı örtülü uyuz oldum. Yanlış anlaşılmasın türbanlılara karşı özel bir nefretim yok komistvari bir insanımdır.Tüm insanlardan eşit derecede nefret ederim.Hayır yani benim anlamadığı nasıl bir türbandır ki o . O kadar erkeğin bulunduğu bir yerde o tür hareketler yaparsın. Ya bi çoğunda resmen pozisyon alıyorsun biz Karamel'le kopuyoruz tabi onlar yaparken ama konumuz bu değil. Şimdi öyle garip hareketlerki o giydiğin eşofman beline kadar açılıyor resmen teşhir. Yani aklım almıyor her tarafın gözükürken kapalı olduğunu nasıl söyleyebilirsin?

Not: Sanılanın aksine o eşortman değil eşofmandır.İnanmayanlar tdk sizi kınıyor bebişim.

Panki Punki

23 Nisan 2009

Başlık bulmak zor işmiş...



Selam ben Romantik Komedi.Aslında bu yazıyı yayınlayacak kadar bile teknoloji bilgim yok ama deneyeceğim.Blog açmaktaki amacımızı sevgili 'panki punki' yazmış zaten.Gerçi benim sürekliliği konusunda şüphelerim var ama en azından lise anılarımız belgelenmiş olur diye düşünüyorum.Buraya blog üyelerimizin hepsinin düzenli olarak yazmasını isterdim ama panki ve benim dışımda pek düzenli olarak yazan olmaz sanırım.hatta kendimden de şüpheliyim..Panki'nin sorumluluk duygusu var bizlerden farklı olarak.O yüzden o boşlamaz burayı yazar çizer arada.'Şıpsevdi'den de ümitliyim ben gerçi.Genç neslin parlayan yazarlarınsan o.Bizimkiler keşfedemedi o ayrı...Şimdi bu ilk yazım ve bi giriş yapmam gerekiyodu.Benim bi şeyi 'yapmam gerekiyosa' hep kötü olur.Bence bu yazı da o yüzden dandik oldu.ama ilerleyen günlerde açılacağıma inanıyorum...
NOT=Resim alakasız oldu ama güzel ya.kuşlar ağaçlar falan...
Romantik Komedi

22 Nisan 2009

Audrey Hepburn







Estikçe bir insancığı tanıtmaya karar verdim. Bugünün insancığı Audrey Hepburn. Kimmiş bu ablamız neler yapmış niye yapmış. Kimle yapmış bunları öğreniceğiz.









Belçika'nın güzide bir kenti olan Brüksel'de banada yer açın dedi.. Kendisi için yer ayıran kişicik Hollandalı bir barones, katkı payı olan kişicik zengin bir İngiliz bankacıydı.Anne ve babası, Audrey henüz bir yaşındayken boşanır ve Audrey baronesimizi terk edemez bu yüzden de babasını bir daha göremez. 10 yaşındayken annesi aaah bu hayat yalnız çekilmez der ve evlenir.Hepburn yeni babası ile birlikte Nazi işgali altındaki Hollanda'ya göç etmek zorunda kalır. Burada oldukça zor bir çocukluk geçirir(Yıllarca birlikte seksek oynadığınız arkadaşınız kamplara götürülüp bir daha dönmezse acaba sizin çocukluğunuz nasıl geçerdi). Hepburn daha seksek oynarken oyuncu olmanın düşlerini kurardı. Savaşın bitmesinden sonra Londra'ya gidip bir bale okuluna yazıldı ve bir süre sonra modellik yapmaya başladı.






Oyuncu olabilmek için İngiltere'ye giden Hepburn, ilk filmi "Young Wives Tale"da (1951) rol aldığında 22 yaşındaydı. Bu ilk filminde güzelliği ve zerafeti ile izleyen herkesin dikkatini çeken Hepburn hızlı bir yükselişe geçti.







1952'de rol aldığı "Roman Holiday" ile büyük başarı kazandı. Ki benim çok sevdiğim bir filmdir sahte sarışınımla oturup tekrar tekrar izlediğimiz bir filmdir.Roman Holiday de çok güzel bir prensesti. Sonradan öğrendiğim üzere ilk başrölü ve yine aynı filmle En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü'nü kazanmış. Sonradan bişey dah öğrendim meğer Roman Holiday'in Türk versiyonuda çekilmiş Yeşilçam tarafından.Adı da İstanbul'da Tatil imiş.1968'de çekilen filmin Prenses Ann'ı Filiz Akın Joe'si ise Kartal Tibet miş.



"Sabrina" da Humphrey Bogart ile rol alandı ve bir Oscar adaylığı kazandı.Bu kadar güzel ve yetenekli olmanın getirisi olarakta iki adet Altın Küre Ödülü var.






Çoğumuz Gossip Girl'den hatırlayacağı gibi "Breakfast at Tiffany's" adlı Romantiğimin de izlediği filmden de anlayabileceği üzere o yalnızca güzel ve yetenekli bir oyuncu değil aynı zamanda zarif bir hanımefendiydi.Söylemeden edemeyeceğim kitabında Paul eşcinseldi .Bu yüzden kitapları filmlere hep tercih etmişimdir hayalimdeki gibi olmuyor.



Audrey Hepburn bu başarılı oyunculuk kariyerinin yanında birçok star gibi özel hayatıyla da sürekli gündemde kaldı. Gerek William Holden ile yaşadığı fırtınalı aşk gerek Mel Ferrer ile yaptığı sorunlu evlilik tüm dünya tarafından yakından takip edildi. Hepburn'un Mel Ferrer'den Sean adında ve Dr. Andrea Dotti'den Luca adında iki çocuğu var.


20 Ocak 1993'te kolon kanseri yüzünden hayata veda etti.



Yer Aldığı Filmler
Dutch in Seven Lessons
One Wild Oat
Laughter in Paradise
Young Wives' Tale
The Lavender Hill Mob
Monte Carlo Baby
Roman Holiday
Sabrina
War And Peace
Funny Face
Love in the Afternoon
Green Mansions
The Nun's Story
ThUnforgiven
Breakfast at Tiffany'se
The Children's Hour
Charade
Paris, When It Sizzles
My Fair Lady
How to Steal a Million
Two for the Road
Wait Until Dark
Robin and Marian
Bloodline
They All Laughed
Always
Not: 2. Dünya Savaşı sırasındaki acı hatıraları, Nazi zulmüne tanıklığı özellikle çocuk sevgisi nedeniyle UNICEF sanatçıyı iyi niyet elçisi olarak görevlenmişmiş.

Panki Punki

21 Nisan 2009

İlk Yazı


Bizler bir grup 18 olamayanalarız aramızda düşündük taşındık ( şaşırtıcı ama 18 olamayanalarda düşünebiliyormuş) ve bir blog açmaya karar verdik.
Nedir efendim bu blogu açmaktaki amacımız ?
Henüz bizlerde bilmesekte ... Sanırsak birbirimizin yalnızkenki fikirlerimizi merak ettik. Bu demek olmuyor ki birlikteyken asıl fikirlerimizi söylemiyoruz birlikteyken pek çok düşüncemiz güme gitmekte kalabalıktı konu değişti pek çok şeyi söyleyememekteyiz biz de dedik ki daha çok da benim teşvikim ile bir blog açalım bu da ilk yazısı olsun aslına bakarsanız ilk yazı ortak bi olay değildir. Çünkü onlar benim yardımseverliğimi sömürerekten her işi bana yaptıraraktan bu işide bana yaptırdılar.
He son olarak 18 olamayanlar olayını açıklayalım sınıfımızın güzide inasanı Alamancı'nın güzel bir sözüdür. Yoksa hiçbirimiz ' aman Tanrım 18 olmalıyım ' dememekteyiz. Sadece bu söze gülmekteyiz ....
Panki Punki